23.1.09

İmge, sembol ve alegori


"İmge" yeniden üretilmiş bir görünümdür ve her imgede bir görme biçimi yatar. Ancak bizim bir imgeyi algılayışımız ya da değerlendirişimiz aynı zamanda görme biçimimize de bağlıdır.

İmgeyi yaratan kendi görme biçimiyle o imgeyi yaratır ve biz de o imgeye kendi görme biçimimizle bakarız. Perspektif geleneğiyle yaratılan imgelerde, her şey bakan kişinin görüş açısına göre düzenlenir ve bakan kişiye dünyanın merkezi olduğu hissini uyandırır.

Fotoğraf makinesinin bulunması, aslında böyle bir merkez olmadığını ortaya çıkarır ve insanın görüşünü değiştirir. Resme yansıyan bu görüş, izlenimciler ve kübistler tarafından uygulanır.

Fotoğraf makinesinin bir başka getirisi, bir zamanlar tek olan imgeleri çoğaltması ve bunun sonucu olarak resmin anlamını değiştirmesi hatta bu anlamı çoğaltması olur.

"Sembol", en basit anlatımıyla simge demektir. Somut bir nesnedir ve üzerine yüklenen anlamı taşır. Bir duyguyu, bir kişiyi ya da bir olayı temsil eder. Bir tür rumuz gibidir. Bayrak gibi bir ulusun bağımsızlığının, varlığının simgesi olabileceği gibi, bir şehrin, o şehri bir bakışta akla getiren temsili de olabilir.

"Alegori" ise, bir şeyi, başka bir şey kullanarak anlatma yoludur. Bir tür canlandırma, yerine koymadır. Fabl buna örnek olabilir. Kurguya dayanır ancak, kurgulanan gerçek birebir aktarılmaz, yapılan kurgu da farklı anlamlar içerir. Temsili anlatımdır.

Bir güvercinimiz olsun. Bu güvercinin bir ressam tarafından, kendi bakış açısıyla resmedilmesi sonucu ortaya çıkan görüntü, artık bir imgedir.

Bu imgenin bizim tarafımızdan nasıl göründüğü ise, bizim görme biçimimize, algılamamıza bağlıdır. Eğer resme baktığımızda, "barış" algılıyorsak, o güvercin artık bir semboldür.

Ve bu sembolü kullanarak barışın veya savaşın anlatılması ise alegoridir. Güvercin dile gelip barıştan ya da savaştan hiçbir şey anlamadığını, kendi halinde bir kuş olduğunu ve tek derdinin temiz bir havada uçabilmek olduğunu beyan edebilir. Kurgularız olur, ve bu da yine alegoridir.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Kafamdaki sarayın mermer taşları şimdi yerli yerine oturdu.
Akademik edebiyat yazarları bile, bu konuyu, senin kadar sade, şık ve pürüssüz anlatamadı.
Teşekkür ederim.

Adsız dedi ki...

Kafamın içindeki yavru güvercin her kanat çırpışında olgunlaşarak aydınlığa uçtu. Çok teşekkürler

LinkWithin

Blog Widget by LinkWithin