23.1.09

Potemkin Zırhlısı


Sovyetler Birliği’nin 1905 olaylarını anmak için ısmarladığı filmlerden biri olan Potemkin Zırlısı, 1925 yılında Sergey M. Eisenstein tarafından çekiliyor. Film, hem çekildiği yıllarda hem de sinema sanatının günümüze dek uzanan öyküsünde bir başyapıt olarak kabul görüyor.
Potemkin Zırlısı, tek tek insanlar üzerine yapılandırılmıyor, kitleyi bir bütün olarak ele alıyor. Filmin insancıl boyutu, örneğin bir annenin çaresizliğinde vurgulanırken, toplumsal anlamı ve devrimin ideolojisi, tüm karelere yansıyor. Ancak; Potemkin Zırlısı, adını sinema tarihine ritmi ve kurgu düzeniyle yazıyor.

Film beş bölümden oluşuyor.

“İnsanlar ve Solucanlar”da, tayfalara yedirilmek istenen kurtlu ette şekillenen berbat yaşam koşulları ve hiçe sayılma, bir tayfanın yemek tabağını kırdığı sahnede, hem isyana evriliyor hem de sinema dilinde görsel bir şölene dönüşüyor.

“Denizde Dram”da, bir isyan anlatılıyor. Ayaklanan denizciler balık ağlarıyla yakalanıyor ve kaptan, kurşuna dizilmelerini emrediyor. Askerler emre uymuyor ve isyan başlıyor. İsyanın lideri ölüyor. Bu bölümde Eisenstein’nın gemi güvertesindeki ayaklanmayı anlattığı kareler, tüm film boyunca gözlenen biçimselliğe çok iyi örnekler oluşturuyor.

Üçüncü bölüm, “Ölüm Adalet Arıyor” Ölen denizci, rıhtıma getiriliyor ve halk toplanmaya başlıyor. Sessiz matem öfkeye, öfke, halkın toplu isyanına dönüşüyor. Bu bölümde karşımıza önce teker teker sonra da bir kitle halinde halk çıkıyor.

“Odessa Merdivenleri”, belki de Potemkin Zırlısı’nın en vurucu bölümünü oluşturuyor. Merdivenlerde toplanan halk, Çar’ın askerlerinin üzerlerine açtığı ateş, doğan panik ve tüm bunların olağanüstü bir ritimle sinema diline çevrilmesi, bu bölümün kazandığı ünü haklı çıkarıyor. Askerlerin tek bir sıra halinde, ateş ede ede halkın üstüne yürümeleri, bende, değme gerilim filminin yapamadığı etkiyi yapıyor ve o basamaklar boyunca kaçma isteği uyandırıyor. Vurulan oğlunu kollarına alarak gerisin geri askerlere doğru giden anne, belki de filmin tek bireysel öğesini var ediyor. O’nun çektiği tanımsız acı, birbirinin üstüne atlayan görüntülerin arasında kaynayıp gidiyor. Zırhlıdan, askerlere ateş açılıyor ve bu bölüm, parçalanan aslan heykelleriyle simgesel anlatıma adanıyor.

Son bölüm, “Filoyla Karşılaşma” halk ile denizcilerin kucaklaşmalarını ve zırhlının limandan ayrılışını betimliyor. Zırhlı, Çar’ın filosunun arasından ateş açılmadan geçip gidiyor ve Devrim’in başladığını ilan ediyor.

Eisenstein, Potemkin Zırlısı’nda ritmin ve sinemada kurgunun el kitabını görselleştiriyor. Tüm bir kitlenin kullanıldığı, tek tek insanların pek ön plana çıkmadığı bu filmde, beni yine de bir İnsan’ın sorduğu soru çok etkiliyor:

“Askerler, kime ateş ediyorsunuz?”

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Blog Widget by LinkWithin